TARİHİ YERLER

Konforun doğal hali...

SAGALASSOS

Sagalassos, tesisimizin yaklaşık 75 km kuzeybatısında yer alan antik bir kenttir.

Antik Yunan'da Pisidya'nın başkenti olan bu şehrin çoğu yapısı kısmen ayakta kalabilmiştir. Bunların en iyi durumda olanı ise tiyatro bölümüdür.

Batı Toroslar'ın bir parçası olan Ağlasun dağının güney eteklerinde, 1450–1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları, doğu-batı yönünde 2.5 km, kuzey-güney yönünde ise 1,5 km'yi kapsayan bir alana yayılır. İlk olarak, 1706'da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990'da başlatılmıştır.

Çeşmelerinin görkemiyle anılan Sagalassos, dünyanın en yüksek rakımlı, 9.000 kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla bilinir. Sagalassos'ta bulunan ve Traian dönemine tarihlenen Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri Antik Dönem heykeltıraşlığının önemli örneklerinden sayılıyor. Ayrıca, içinde pek çok havuz bulunan Roma hamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Amaçlanan hedef ise, yıkılan her türlü yapıyı yapay olarak tekrar yapıp eski Roma'yı ve o zamanı anlatmaktır.

Ayrıntılı bilgi için:www.sagalassos.be , www.archaeology.org/interactive/sagalassos/

KREMNA

Kremna, tesisimizin yaklaşık 29 km kuzeybatısında yer alan antik bir kenttir.

Bu kentin bilinen en eski halkı Solymoslulardır. M.Ö. VI. yy’da Lidyalıların, M.Ö. 546′da Perslerin, M.Ö. 330′da Büyük İskender’in burayı alması ile de Makedonyalıların hakimiyetine girmiştir.

Büyük İskenderin ölümünden sonra, generallerinden Antigonosun yönetimine M.Ö. 188′de Bergama Krallığına, M.Ö.25 yılında da Roma yönetimine geçmiştir. Bu tarihten M.S. 395 tarine kadar Roma koloni şehri olarak kalmış ve İmparatorluğun ikiye bölünmesiyele de Doğu Roma (Bizans) yönetimine geçerek XI. yy’a kadar, yani Türk hakimiyetine kadar devam etmiştir. Kentte ayakta kalabilen yapıların belli başlıları Roma dönemine ait olanlardır. Şehrin etrafı iki metre genişliğinde, 7-8 metre yüksekliğinde surla çevrilidir. Kentin girişi batıdandır. Kremna ismi, arazi yapısına uygun olarak, Grekçe, “uçurum” anlamına gelmektedir.

Kent ızgara planlı olarak kurulmuş örnek kentlerdendir. Akropol, stratejik bir konuma sahiptir. Resmi yapıların bir çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır. İki vadinin tabanında Forum, Bazilika (Mahkeme Salonu), Exsedra (Kemerli Yapı) ve Kütüphane yapısı vardır. Kentin doğusunda, tepe yamacına tiyatro, tiyatronun alt tarafında stoa (Dükkanlar) bulunmaktadır. Batısında sütunlu cadde Propilion (anıtsal giriş kapısı ve Nympheum (Anıtsal Çeşme Yapısı) gibi yapılar vardır.1971-1973 yılları arasında, İstanbul Ünivertesinden Prof. Dr. Jale İNAN tarafından bilimsel kazılar yapılmış ve kütüphane binası ortaya çıkarılmıştır.

MILYOS (MİLİAS)

Milyos (Milias), tesisimizin yaklaşık 27 km güneybatısında yer alan antik bir kenttir.

Helenistik ve Roma dönemleri kenti olan Milias, Burdur ili,Bucak İlçesi, Kocaaliler nahiyesi sınırları içindedir.Burdur'a 42 km. olan Bucak ilçesinin 30 km. güneydoğusundaki Kocaaliler (Melli) nahiyesinin 5 km. güneydoğusundadır. Kocaaliler nahiyesi ile mahallesi olan Gökalan arasında Aksu vadisini gözetleyen doğal bir tepe üzerindedir.

Kremna Örenyerine kuşuçumu 30 km. kadar güneydedir. Örenyeri, kayalık ve makilerle kaplıdır. Doğal tepenin batısı, güneyi ve doğusu sarp çıkışı zor kayalıklarla çevrilidir. Yer yer sarp kayalıklar arası kalın sur duvarları ile çevrilmiştir.

Şehrin nekropolü sur dışında ve kuzeyindedir. Örenyerinde mesken ve yapıların çoğu ana kayalar kesilerek kayadan yararlanılarak yapılmışlar dır. Küçük ve kısmen ana kaya üzerine oturtulmuş tiyatrosu bölgede tektir. Mezar anıtları yerle bir edilerek duvar dipleri kazılmıştır yapıların durumu İ.Ö.5–4 yy'la kadar Milias’ın tarihinin indiğini göstermektedir. Milias olarak bilinen bu yöredeki kentin orijinal ismine henüz rastlanılmamıştır.Bu gün görülebilen yapıları Sarnıçlar, Agora, Tiyatro yapılarıdır.

KRAL YOLU (YAZILI KANYON)

Yazılı Kanyon (Kral Yolu), tesisimizin yaklaşık 54 km kuzeydoğusunda yer alan antik bir kenttir.

Yazılı denmesinin sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan şairlerinden Epiktetos'un Hür İnsan Üzerine Bir Şiir'inin yer almasıdır. Aziz Paul, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiştir. Bu yüzden kanyon, hıristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılıyor.

Isparta ili sınırları içinde bulunan Yazılı Kanyon Tabiat Parkı'nın zengin ve pırıl pırıl akan suyu Göksu çayının kaynağını oluşturur. Zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve seyrine doyum olmayan doğal güzellikleri ile doğaseverleri çeken bölge ayrıca tarihi kalıntılar bakımından da önemlidir. Tarihi Kral yolunun da geçtiği kanyonda bir tapınak ve yazıtlar bulunmaktadır. Bölge 1989 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiştir.

Sizlere hep eksikliğini hissettiğiniz göl kenarında konforlu doğa tatili sunuyoruz.